ABSTRACT
Bilindiği gibi bazı ahlaki teoriler eyleme, bazıları sonuca odaklanırken erdem etiği, erdemli bir karakter geliştirmeye vurgu yapan ahlaki anlayışı ifade eder. Kadim dönemden modern döneme kadar etkin olan ve kabul gören bir teori olan erdem etiği, klasik düşüncenin bir ürünü olarak seküler bir ahlak için uygun görülmeyen bir aday addedilmiş ve böylelikle daha önceki etkinliğini büyük ölçüde yitirmiştir. Bununla birlikte erdem etiği, çağdaş felsefede yeni perspektiflerle ele alınmış, Anscombe, MacIntyre ve Nussbaum gibi felsefecilerin çabalarıyla canlandırılmaya çalışılmıştır. Esasında Vallor’ın eseri hem bu çabayı hem de teknoloji felsefesinin ahlaki meselelere çözüm bulma çabasını seslendiren bir eser olarak karşımıza çıkar. Nitekim eserin giriş bölümünde de belirtildiği gibi, Vallor, gelişmekte olan yeni teknolojilerin sunduğu gittikçe karmaşıklaşan ve sonuçları öngörülemez bir dünyada ahlaki anlamda nasıl iyi bir yaşam süreceğimiz sorusuna cevap aramaktadır.