ÖZET
Modernliğin insanlık-kutsal ilişkisinin vasfını sekülerleştirdiği yahut yeni dindarlık biçimlerinin nedeni olduğu söylemleri, dindarlığın ontolojisini örten yaklaşımlardır. Bu yöndeki argümanlar, nihayetinde modernliğin normatif-epistemolojik kategorizasyonunu esas alan ve tekil din-tekil modernleşme karşıtlığına uzanan bir dindarlık fikrine dayanmaktadırlar. Buradaki sorun, dindarlığı sabit bir forma indirgeyip müntesiplerinin kendi inanç, tutum ve eylemlerini niçin ve nasıl benimsediklerinden yalıtılmış bir dinin, araştırma nesnesi olarak ele alınmasıdır. Nitekim bireysel dindarlık kuramları, birçok halde iktisadi akılcılık ilkesine ve/veya bireye dışsal etkenlere isnatla fakat birey nezdinde dindarlığın nasıl kurulduğunu göz ardı ederek bireysel dindarlığı anlama ve açıklamaya yönelmektedir. Bu minvalde bu çalışmada, modernlik-dindarlık ikiliğine atıfla ulaşılan sonuçların dindarlığın serüveni hakkında nedensel bir şey söylemediği gibi ontolojisini de örtük kıldığı iddia edilmekte ve buradan hareketle bir sınama alanı olarak bireysel dindarlık teorileri ile olgusal gerçeklik arasındaki mesafeyi müzakereye açmaya hakemlik edebilecek ampirik bir araştırmanın kılavuz sorularının neler olabileceği ve bunların gerekçeleri tartışılmaktadır. Bu amaçla tasarlanacak bir araştırmanın, faillerin dindarlıklarını nasıl anlamlandırdıkları, inşa ve icra süreçlerindeki süreklilik ve kopuşlar ile bunların gerekçelerini tespit etmeye yönelmesi nedeniyle niteliksel olması ve amaçlı örneklem tekniğiyle yürütülmesi önerilmektedir.