ÖZET
Anayasayı anayasal sınırlar çerçevesinde günün koşullarına göre yorumlamak yaşayan anayasa anlayışının sonucudur. Bundan başka değişen siyasi ve toplumsal koşullar anayasa değişikliğini veya yeni bir anayasayı gerektirebilir. Öte yandan diğer kurumlar gibi anayasal yorumun veya anayasa değişikliğinin de bağlamından kopması anayasallık bağlamında bir tartışmayı gündeme getirir. Anayasa değişikliğinin şeklî ve maddi sınırlarının yanında bir bütün olarak değişimin liberal sınırlarda kalması bu açıdan önem gösterir. Başka bir deyimle, resmi değişiklik prosedürüyle yapılan değişikliğin yanında yorum yoluyla ortaya çıkan değişimin de liberal sınırlarda kaldığı sürece anayasallığından söz edilebilir. Bunun aksi ise anayasal değişimin bir bütün olarak otoriterleşmeye hizmet etmesidir. Anayasal değişimin bir yöntem olarak kullanılması ile denge ve denetim mekanizmalarının yürütme organı lehine erozyonu, güçler ayrılığının yozlaşması, yargının bağımsızlığının zayıflaması, hülasa liberal anayasal demokrasinin dayandığı temel kurumların dejenere edilmesi söz konusu olur. Modern liderlerin otoriterleşme eğilimleri meşruluk arayışını da içerdiğinden liberal anayasacılığın kurumlarının da kullanılması suretiyle bahsedilen dejenerasyon ortaya çıkmaktadır. Türkiye’de Anayasa Mahkemesi, denge ve denetim fonksiyonunu yerine getirerek iktidarı sınırlandırıyor ve özgürlüklerin korunmasını sağlıyor. Anayasa Mahkemesi’nin özgürlük yönündeki kararları hak temelli anayasal yorumdur. Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanması ise hukuk devleti ilkesinin temel görünümüdür. Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmaması, hem özgürlük yönündeki anayasal değişimi engeller hem de hukuk devleti ilkesinde yol açtığı aşınma ile otoriterleşmeye hizmet eder.