ÖZET
Sosyal bilimcilerden düşünürlere, edebiyatçılardan sanatçılara kadar sosyal dünya hakkında olup bitenlere dair kafa yoranların modernlik projesinin başarısızlıklarına yönelik eleştirileri her geçen gün artmaktadır. Son zamanların gözde isimlerinden Güney Kore kökenli Alman düşünür Byung-Chul Han da post-endüstriyel çağda hüküm süren neoliberalizm ve kapitalizmin değişen boyutlarına ilişkin eleştirileri ile dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştır. Benzer şekilde 2019 yılında gösterime giren ve birçok dalda Oscar ödülü kazanarak dikkatleri üzerine çeken Parazit filmi, kapitalist zihniyetin ve ortaya çıkardığı problemlerin sinematik eleştirisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Güney Koreli ünlü yönetmen Bong Joon-ho’nun bu başyapıtı, kapitalizmin sınıflar arasındaki ayrımı her geçen gün daha da derinleştirdiğini göstererek hırs, hınç ve öykünmenin kıskacında kalmış, alt sınıflara mensup bir ailenin dramını gözler önüne sermektedir. Filmde, iş sahibi olup daha rahat bir yaşamın hayaliyle “olumluluk performansı”, “pürüzsüz ve mükemmel olma tutkusu”, “performans ve rekabet zorlaması”, “başarı ve kendini pazarlayabilme” gibi buyruklar altında ezilen geç modern insanın durumu gözler önüne serilmektedir. Bir filmi sosyolojik bağlamda analiz etmekten ziyade sosyal teoriler ile filmler arasındaki ilişkide dikkat çekici bir bütünlük olduğunu iddia eden bu makale, “parazit toplum” şeklinde yeni bir toplum önerisi ile Güney Kore kökenli yazar ve yönetmenin perspektifinden yola çıkarak modern toplumun analizine mütevazı bir katkı sunmayı amaçlamıştır.