ÖZET
Hak âşıkının Allah’a karşı duyduğu sevgiyi, heyecanı, hareket halinde, dönme halinde ifade etmesi, açığa vurması anlamlarına gelen semâ’, Mevleviliğin müzik felsefesinde merkezî bir kavramdır. Böylece semâ’; dervişi kendinden, kendi varlığından kurtarmakta, manen Hak’ka yaklaştırmaktadır. Sanki benlik yumurtası içindeki civciv, yumurtayı delmeye çalışmakta; ten kafesinde mahpus ruh kuşu, göklere yükselmek için kanat çırpmakta; balçığa saplanmış kalmış olan ilahî emanet, balçıktan kurtulmak için hamle yapmaktadır. Semâ’, musikinin tesiri altında kalarak gönülde Hakk’ı bulmak, heyecana kapılmak ve pervaneler misali dönmektir. Bu dönüş, yalnız bedenle dönüş değildir. Gönülle, ruhla, aşkla, imanla, maddi ve manevi bütün varlığı ile dönüştür. Bu dönüşte Hakk âşıkı, mevhum varlığından, kendi benliğinden kurtulur da Allah’da yok olur. Cüz’ün Küll’de kaybolması, bir zerrenin dönerek, titreyerek güneşe doğru yükselmesidir. Bu makalede Mevlevilikte semanın ve neyin yeri ele alınmakta ve aşk etrafında gelişen müzik felsefesi incelenmektedir.