ÖZET
Her ilim dalı kendi kural ve amaçları doğrultusunda insan hayatını birçok devreye ayırırken, İslâm hukukçuları da terettüp eden hak ve sorumluluklar açısından kişiyi devrelere ayırmışlar; bu ayrımlarda ölçüt olarak fiziki ve aklî olgunlaşma süreçlerini göz önünde bulundurmuşlardır. İslâm hukuk usulünün inceleme alanında yer alan ehliyet bahsinin büyük bir kısmının, çocukluk dönemi ile ilgili olduğu görülmektedir. Kişiyi hak ve sorumluluklara ehil kılan hukukî bir vasıf olan ehliyet, temelde haklardan istifade (vucûb) ehliyeti ve de hakları kullanabilme (edâ) ehliyeti şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Bu ehliyetler içerisinde önemli unsurlardan biri ise ceza ehliyetidir. Çocuğun ceza ehliyetine ehil olup olmadığı, hangi yaştan itibaren cezâî sorumlulukla muhatap olacağı, bu sorumluluğun hangi tür müeyyideleri içereceği vb. sorular konunun temelini teşkil eder. Pozitif hukukta da İslâm Hukuku’na benzer yaklaşımlar benimsenmiş, kendi haklarını henüz koruyamayacak durumda olan çocuklar için lehlerine bazı düzenlemelere gidilmiştir. Konuyla ilgili literatüre bakıldığında çocuğun ceza ehliyeti ile ilgili doğrudan araştırma sayısının gayet sınırlı olduğu görülmektedir. Osmanlı dönemi uygulamalarında kanunnamelerden Mecelle ve Hukuk-ı Aile Kararnâmesi’ne kadar gelişen süreçte çocuğun ehliyeti ile ilgili çalışmalar aynı zamanda ceza ehliyetine de ışık tutmaktadır.