ÖZET
Martin Heidegger, 20. yüzyılın şüphesiz en önemli ve etkili filozoflarından biridir. 1927 tarihli Varlık ve Zaman adlı başyapıtıyla felsefede yeni bir çığır açmış, böylelikle varlığa yönelik ontolojik ve epistemolojik tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Heidegger’in felsefesinin yanı sıra politika anlayışı da elli yılı aşkın süredir tartışılmakta ve tartışılmaya da devam etmektedir. 1933 yılında Freiburg Üniversitesi’ne rektör seçilmesi, bu tartışmaların başlangıç noktası sayılır. Rektörlüğü ve Führer’e yapılan bilgi hizmeti onun, antisemitist, Nazi yanlısı ve Nasyonal Sosyalizm’in ideologu olarak görülmesine neden olmuştur. Ayrıca onun eserlerinden hareketle –özellikle Varlık ve Zaman ve bazen de Metafiziğe Giriş- Heidegger’i Nasyonal Sosyalizm’in epistemolojik inşasını gerçekleştirmek için çaba gösteren ve bu politik duruşun ontolojik kodlarını kurgulamakla itham edenler de vardır. Heidegger, bu saldırıların bir kısmını hayatının son zamanlarında Der Spiegel dergisine verdiği röportajda karşılamaya çalışmışsa da o, hâlâ birçok meslektaşı ve öğrencileri tarafından Hitler yanlısı bir filozof olarak görülmektedir. Bu çalışmada, Heidegger’in Nazizm’le olan ilişkisi eleştirel boyutta tartışılacak ve Nazi sonrası Almanya’sında Heidegger’in Nasyonal Sosyalizm’e ilişkin söylemlerine yön bulmaya çalışılacaktır.